Pizzanın Tarihçesi Pizzanın Tarihçesi Dünyanın hemen her yerinde tüketilmekte olan pizzanın lezzetli tariflerini öğrenmeden önce kısaca tarihçesine bir göz atmak gerekir. Çünkü geleneksel yapısını hep ismiyle birlikte taşıyan pizza zaman içerisinde birçok değişiklikler ve gelişmeler kaydetmiştir. Bir zamanlar Napoli’nin fakir yemeği olma özelliğini de çoktan kaybetmiştir. Napolili fırıncılar 250 yıl önce, ince hamurun üzerine birtakım malzemeler ekleyerek fakir insanlar için basit yemekler pişiriyorlardı. Bu yiyecek soyluların da ilgisini çekince geniş kitlelere yayılmıştır. İtalya’nın genç kralı I. Umberto’nun sarayından Kraliçe Margarete için acilen pizza istenmiştir. Napoli’de “Pietro.... E basta cosi ( Peter... ve böyle yeter ) gibi ilginç bir isme sahip bir pizza lokantasının sahibi olan Rafaella Esposito yanına birkaç alet ve malzemeyi alarak sarayda üç çeşit pizza pişirmiştir. Birini çiroza benzeyen balıklarla, diğerini sadece zeytinyağı ve peynirle, üçüncüsünü de domates, mozarella peyniri ve maydanozla süslemiş ve üçüncü hazırlanan bu pizza Kraliçe tarafından çok sevilmiştir. İsmi sorulduğunda da heyecandan hatırlayamamış ve “margherita majesteleri, sizin onurunuza ona bu adı verdim” demiştir. O akşam ustaya saray tarafından teşekkür mektubu iletilmiş ve bu mektup Raffaele’nin bugün adı “Pizzeria Brandi" olarak değiştirilen pizza dükkanının camında hala asılı durmaktadır. O günden sonra yemek mönülerinde pizzanın adı bu şekilde kalmış ve bugüne kadar gelmiştir. Raffaele, pizzayı bu şekilde ilk hazırlayan usta değildir. Gerçekte pizzanın sadece adı burada doğmuştur. Bu malzemeler Napoli’de daha önceden de kullanılıyordu. Hatta pizzanın tarihi unun bulunuğu kadar eski ve karanlıktır. Yaklaşık 15.000 yıl öncesine kadar dayandığı da bilinmektedir. M.Ö 700’lü yıllarda yani Napoli ve Roma’nın kurulduğu tarihlerde İtalyanlar tanrılara yuvarlak ince hamurdan pideler sunuyorlardı. Romalıların çok usta fırıncıları vardı. Bunlar mayalı, mayasız ve bazıları pizzayı andıran en az 15 ekmek çeşidi pişirebiliyorlardı. Romalılar ekmeklerine et suyu ve sos sürüyor , üstünü de peynir, sucuk, sebze ve balıkla süslüyorlardı. 17. yüzyıldan itibaren Napoli sokaklarında ilk gerçek pizzalar satılmaya başlamıştır. Sarımsak, hayvansal yağ ve tuzla soslanmış ve rendelenmiş kaşar peyniri, maydanoz, küçük balık parçaları, midye ve mozzarella peyniriyle çeşitli türleri pişiriliyordu. Bu pizzaların günümüz pizzalarından tek eksik tarafı domatesti. Bu sebze de Colomb’un Yeni Kıta’yı keşfinden önce, sadece Güney Amerika’da yetişiyordu. O tarihten sonra da Avrupa’ya çok yavaş yayıldı. Üstü malzemelerle süslenmiş ince pideler için pizza sözcüğünün kullanılması 1790’lara rastlıyor. Bu sözcüğün, iyi kızarmış ince pide anlamına gelen Latince’deki "picea" kelimesinden geldiği tahmin ediliyor. Pizza İtalya’da yavaş yavaş yaygınlaşmıştır. Makarnayı çok seven İtalyanlar, zamanla makarna ile pizza arasında tercih yapmak zorunda kalmamışlardır. Çünkü pizzacılar makarnalarda kullandıkları o lezzetli sosları pizzaların üzerine de sürüyorlardı. En sevileni de sarımsak, kekik otu ve zeytinyağıyla tatlandırılmış ve denizciler tarafından çok tercih edildiği için "marinara" olarak adlandırılmış olan beyaz pizzalardı. Domatesin pizza katkıları arasına girmesiyle kırmızı pizzalar da bir seçenek oluşturmaya başlamıştır. Çok şaşırtıcı bir durum olsa da bu yiyeceğin dünyanın her yerine yayılacak kadar bütün kültürlere ulaşması İtalyanların sayesinde olmadı. ABD’de açılan pizzacılar sayesinde tüm dünyaya yayıldı. Ancak Amerika’da üretilen pizzalar, Napoli’de üretilenlerle aynı lezzetlere sahip değildi. Maydanoz yerine kekik kullanılarak sarımsak da pizza malzeme listesinden çıkartıldı. Parmak kalınlığında mayalı hamurdan yapılan ve tavada pişirilen "Chicago" tipi pizza üreten zincir restoranların kurulmasıyla da artık İtalyanların o özel yemeği çıtır çıtır olmaktan çıkmış, kalınlaşmış ve yumuşacık olmuştur. Çıtır çıtır, dumanı tüten, maydanoz kokulu, üstünde erimiş mozarella, domates ve zeytinyağıyla pırıl pırıl bir lezzet olarak karşımıza çıkıyor pizza. Pizzanın dünya çapında bir yiyecek haline gelmesiyle çeşitlenen ürünler, daha sonra anavatanı İtalya’ya dönerek orada da mönülere girmiştir. Yeni tasarımlar, ananas kullanarak hazırlanan "Pizza Hawaii" den, hardal ve sucuk kullanarak yapılan efsanevi "Pizza Bavaria" ya kadar çeşitlilik göstermektedir. Pizza çeşitli kültürlerde aperatif bir ara öğünden, doyurucu ana öğüne kadar farklı şekillerde değerlendirilmektedir. Pizzanın bu esnekliği, Napoli’nin pidesini dünyanın en sevilen yiyeceği haline getirmiştir. Üstelik 1950’li yıllarda Amerika’da ortaya çıkan derin dondurulmuş ürünler sayesinde, evlere de rahatlıkla girmiştir. İlk derin dondurulmuş pizza, 1957 yılında Celentano kardeşler tarafından ABD’de pazara sürülmüştür. Pizzayı diğer fast food ürünlerden farklı kılan özelliği de yaratıcılığa açık olması ve farklı çeşitleriyle her damak zevkine hitap edebilmesidir. Pizza besin değeri açısından hamur esaslı bir ürün olması nedeniyle enerji değeri yüksek bir gıdadır. Karbonhidrat yönünden zengin olup içine koyulan yağ miktarına göre de yağ içeriği değişir. Pizzaların üzerinde ve hamurunda kullanılan malzemelerin çeşitlerine göre besin değeri değişiklik gösterir. Örneğin et ürünleriyle (kıyma, salam, sosis, jambon gibi..) hazırlanmış pizzaların protein değeri diğerlerine göre daha yüksektir. Vejeteryanlar için hazırlanmış sebze yoğunluktaki pizzaların da vitamin ve mineral madde yoğunluğu et ürünleriyle hazırlananlara göre daha fazladır. Ne şekilde hazırlanırsa hazırlansın besin değeri yüksek, kalorisi fazla ve doyurucu bir üründür.